~Prof. Dr. Berna Özsungur
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi
Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Ankara
Hekimler meslek yaşantılarının herhangi bir döneminde kronik ve ölümcül hastalıklar,
amputasyon, beyin ölümü, ölüm gibi kötü ya da üzücü bir haberi hasta ya da ailesine iletmek
durumunda kalırlar. Hekimlerin çoğu hasta ve aileleri ile bu tür bir etkileşimden kaçınırlar.
Kötü haber vermek, hekim açısından zor olmakla birlikte öğrenilmesi gereken en önemli
iletişim becerilerinden biridir. Çağdaş hekim, hastalıkların ortaya çıkmasında ve tedavisinde
biyolojik etkenlerin yanında psikolojik ve sosyokültürel etkenlerin de önemli rol oynadığını
kabul eden ve hastaların değerlendirilmesi ve ele alınmasında bütün bu etkenleri göz
önünde bulunduran hekimdir. Hekimin kişilerarası ilişki becerileri ile hasta ve ailesinin daha
sonra durumu kabullenmesi arasında doğrudan bir ilişki olduğu çalışmalarda
gösterilmektedir. Öte yandan hekimin duyarsız yaklaşımı hasta ve ailesinin gerginliğini
artırabilmekte, uyum/baş etme becerilerini etkileyebilmekte, öfkeye neden olarak işbirliğini
bozabilmektedir. Hasta hekim ilişkisi eğitimleri geçmiş yıllara göre tıp eğitimi içinde daha
fazla yer almakla birlikte yine de yetersiz kalmaktadır. Eğitim eksikliği ve çalışma koşullarının
zorluğu nedeniyle hekimler hem kendilerinin hem de hastalarının duyguları ile baş etmekte
güçlük çekmektedirler. Bu sunumda kötü haber karşısında çocuk, aile ve hekimlerin
yaşadıkları güçlükler ve gereksinimler, kötü haber verme süreci ve ilkeleri gibi kötü haber
verme konusunda iletişimi kolaylaştıracak bilgiler tartışılacaktır.
-
Uzm.Dr. Orhan Sevinç Cura
ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI UZMANI
NİLÜFER/BURSA